ZİRVENİN AMACI
Toplumun günlük yaşam kalitesini artıran, insan ve varlık odaklı, doğal kaynaklarını ve varlıklarını koruyan, tarihi ve kültürel varlıkları gözeten, yenilikçi ve özgün, katılımcı, şeffaf ve çözüm odaklı şehirler planlama noktasında sivil toplumun karar alma mekanizmalarına katılımını artırarak kamu-sivil toplum işbirliğini sağlamak, kurumlar arası işbirliği halinde kurulan sivil oluşumların kapasitesini geliştirmek, şehirlerimizin mimari oluşumlarına kendi tarih, medeniyet, kültür değerlerimizi ve ruhumuzu yansıtma, geleceğin kimlikli şehirlerini oluşturma konusunda bilinç ve farkındalık oluşturmaktır.
ZİRVE NİN ÖZEL AMACI:
Kimlikli şehirler hükümetin uygulamaya çalıştığı nitelikli şehirler oluşturma planın bir parçası olup toplumun günlük yaşam kalitesini artıran, şehirler oluşturma anlamına gelmektedir. Buna göre dünyada şehircilik konusunda yapılan tüm çalışmaların en önemli başlığı ise, “Varlık odaklı, kimlikli şehirler” olmalıdır. Çünkü insan ve varlık odaklı yaklaşım şehircilik çalışmasının özünü oluşturmaktadır. Şehir insanın yaşam alanıdır. Bu anlamda en ideal şehir, kendi öz kimliğini yansıtan, milli, özgün, coğrafyasıyla uyumlu, insana, diğer tüm canlılara ve doğaya saygılı, toplumun her kesimini kapsayan, kuşatıcı, kendi öz kültürünü yansıtan ve mimari anlayışı ile özgün olanıdır.
Şehirlilik bilinci kenti yönetenler ve karar vericiler, akademisyenler, sivil toplum örgütü, o kentte yaşayanlar ve konunun uzmanlarıyla birlikte tüm tarafların ortak kararları ile olgunlaştırılabilinecek bir bilinçtir ki zaten ortak karar verebilme en zor hayata geçirilen ancak en ideal olan eylemdir. Bu bağlamda Cumhurbaşkanımızın himayesinde ilk kez çevre ve şehircilik bakanlığımızın ve tüm tarafların katılımı ile şehircilik şurası düzenlenmiştir. Şurada ele alınan başlıklar arasında Kimlikli şehirler (Özgün) ön plana çıkmış ve aynı zamanda ülkemizin ilk milli ve özgün şehircilik politikasının temeli oluşturulmuştur.
Altın kentler derneği olarak bizlerde faaliyet ve kuruluş amacımız olan şehircilik konusunda devletimizin tarihte ilk kez şehircilik politikası oluşturarak verdiği önemi görerek başlattığı çalışmalara destek olmayı, toplum bilincini artırmayı, tüm taraf kurum ve kişilerle çözümler üretmeyi ve bunu sonuç bildirisi ile ülkemizin gelişimine katkı sunmak isteyen ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşmayı amaçlamaktayız. Derneğimiz, Kentsel dönüşümü, beraberinde getirdiği sosyolojik dönüşümle birlikte ele alan, her kente farklı yerel özelliklerin yansıdığı tasarım yaklaşımlarını benimseyen, kimlikli şehirler oluşturma ideali kapsamında bir şehre yaklaşırken farklı meslek disiplinlerinin bir arada karar almasını çok önemsemektedir. Çünkü mimar, şehir plancısı, kentsel tasarımcı, peyzaj mimarı, sanat tarihçisi, sosyolog vb. farklı alanlara göre çeşitlenebilecek farklı bakış açılarının ayrıca yerelin sesi olan kullanıcıların yani yaşayanların karar alma süreçlerine dahil edilmesinin, alınacak kararların şehre katkısını olumlu yönde etkileyeceğine inanıyoruz. Kısacası derneğimiz, şehircilik alanında ideal olanı, güzel olanı istemekte, iyi olanı inşa etmeye öncülük etmeyi hedeflemektedir.
Projemiz ile ülkemizde şehirlerimizin uluslararası arenada hak ettiği konuma ve bilinirliğe erişmesi için, konunun tüm taraflarını kimlikli şehirler zirvesinde bir araya getirerek, alanında uzman kişiler ile bilgi alışverişi yapmak, ülkemizde şehircilik bilincini arttırmak, devletimizin şehircilik alanında yaptığı çalışmalara sivil inisiyatif olarak destek olmak, toplumun günlük yaşam kalitesini arttıran, insan ve varlık odaklı, doğal kaynaklarını ve varlıklarını koruyan, tarihi ve kültürel varlıkları gözeten, dönüşüm fırsatını değerlendirerek kentleri afetlere hazır hale getiren, yenilikçi ve özgün, katılımcı, şeffaf ve çözüm odaklı geleceğin kimlikli şehirlerini bu günden ön görü sağlayarak oluşturmak üzere şehrin kimliğini ön plana çıkaran bize özgün kimlikli şehircilik anlayışını sağlayacak uluslararası bir zirve gerçekleştirerek ülkemizin gelişimine hizmet etmek amaçlanmaktadır.
ZİRVENİN GEREKÇESİ:
Şehirlerimiz çok eski hatta dünyanın en eski şehirleri. Üzerlerinde onlarca kavim yaşamış, medeniyetler kurulmuş. Her birinden çok önemli eserleri bize miras bırakmışlar. Bu şehirler özellikle son 80 yılda çok tahrip edilmiş. Birçok yanlışlıklar yapılmış. Planlamanın çok geç olması başlı başına bir sorun olduğu gibi, bu planlamanın bazen yanlışlıklar içermesi, sık sık da delinip tahrip edilmesi, ciddi sonuçlar doğurmuştur. Özellikle 1950’lerde başlayıp hızlanan göç dalgası karşısında hazırlıksız yakalanmamız hatta bu göçler karşısında o günkü yerel yöneticilerimizin yanlış, ideolojik yaklaşımları sonucu ağırlaştırmış. Üçüncüsü de birçok kurumda plan yetkisinin olmasıyla ortaya çıkan karmaşa şehirleşme sürecini daha da zorlaştırmıştır. İşte bütün bunlar sorunları daha da artırırken karşımıza; üzülerek ifade edelim ki kimliksiz ve sağlıksız şehirler çıkmıştır.
Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar pek çok nedenden dolayı kırsaldan büyük şehirlere göçler artmıştır. O tarihte gerek o dönemin zor koşulları nedeni ile savaştan yeni çıkmış, kurtuluş mücadelesi veren ekonomisi olmayan yeni kurulmuş bir devlet olarak gerekse sonraki dönemlerde iktidara gelen hükümetler ülkenin önceliğini teşkil eden başka sorunlar olması nedeniyle şehircilik alanında bir politika ortaya koyamamışlardır.Tarihte ilk kez bu dönemde şehircilik hükümetin öncelikli politikası arasında en ön sırada yer almıştır. Bu da ülkemizin şehircilik tarihinde bir milattır.
Kimlikli şehirler özellikle biz gençlerin ve sivil toplum örgütlerinin en büyük hayalidir. Ancak bu kimlikler oluşturulurken nasıl bir kimlik ortaya konulmak isteniyor işte onunda mimar, şehir plancısı, kentsel tasarımcı, peyzaj mimarı, sanat tarihçisi, sosyologlar ve o kentte yaşayanların da görüşleri alınarak çıkarılması gerektiğini düşünmekteyiz. Ancak ülkemizde şehircilik anlamında çok önemli mesafeler kat edilmiş olsa da bir şehre yaklaşırken mimar, şehir plancısı, kentsel tasarımcı, peyzaj mimarı, sanat tarihçisi, sosyolog vb. farklı alanlara göre çeşitlenebilecek farklı bakış açıları ve farklı meslek disiplinleri ile yerelin sesi olan kullanıcıların yani içinde yaşayanların bir arada karar alma süreçlerine yeterince dahil edilmediği aşikardır. Maalesef ülkemizde yürütülen kentsel dönüşüm projeleri şehirlerin sadece yıpranmış ve eski yerleşim alanlarını temizleme, o alanlara çok katlı yapıları dikme ve daha fazla konut edindirme projesinden öteye geçememiştir. Kentsel dönüşümü, beraberinde getirdiği sosyolojik dönüşümle birlikte ele alan, her kente farklı yerel özelliklerin yansıdığı tasarım yaklaşımlarını ortaya koyan projeler hayata geçirilememiş, uygulanan projeler ise daha çok kopyala yapıştır projeler ve aynı mimari projeler olarak hayata geçirilmiştir. Hiçbir projede sanat tarihçisi, sosyolog, hatta sanatsal bir mimari yaklaşım görülmemektedir. Dolayısıyla Türkiye'de şehirciliğin gelişmesi adına önemli çalışmalar yapılsa da şehirlilik bilincini geliştirmeye yönelik pek de bir yol kat edilememiştir.
Şehirlerimiz canlı bir organizma gibidir. Değişir, gelişir, yeni ihtiyaçlar baş gösterir. Zamanın ihtiyacına göre yenilenme zarureti belirir. Şehirlerimizin gelecek vizyonu için sivil toplumun ve yerel yönetimlerimizin de o vizyona göre yapılanması gerekir. Şehirlerimizin geleceği, yerel yöneticilerin ufkuyla doğru orantılıdır. Yerel Yönetimler bazındaki çevre-şehircilik faaliyetlerine nasıl ufuk ve yol açabiliriz, sorularına cevaplar aranması gerekmektedir.
Biz Türkiye olarak, dünyanın vicdanı, iyilik kavramının devlete dönüşmüş hali, insanlığın son adasıyız. Son yıllarda, iç göçün yanı sıra önemli miktarda dış göç alıyoruz. Bu durum haliyle, şehirlerimizin sosyo-ekonomik yapısını ve çehresini olumsuz etkiliyor.
Şehir insanın yaşam alanıdır. Bu anlamda en ideal şehir, kendi öz kimliğini yansıtan, topoğrafyasıyla uyumlu, insana, diğer tüm canlılara ve doğaya saygılı, toplumun her kesimi, özellikle dezavantajlı gruplar için erişilebilir, kapsayıcı, kuşatıcı, kısacası özgün olandır. üst düzey ulusal politika belgelerinde insanımızın şehirlerde ve kırsal alanlarda yaşam kalitesinin yükseltilmesi noktasında somut hedef ve politikalara yer verilmelidir.
Ülkemizde; kurumsal örgütlenme ve yapılanma, mevzuatta yapılan yeni düzenlemeler, şehirleşme gündeminde yaşanan ulusal ve uluslararası gelişmeler, sivil katılım ile belediyelerin hizmet kapasitelerinin geliştirilmesi kapsamında çok boyutlu tartışmalarla bunun cevabını ve çözümünün aranması gerekmektedir.
Ayrıntılı bilgi için etkinlik web sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.